Günaydın, yaşananları “demokrasi ve hukuk tarihimiz açısından kara bir gün” olarak nitelendirdi.
Günaydın, İmamoğlu’nun “terörle mücadele eden kamu görevlisine (Akın Gürlek) hakaret ve tehdit ettiği” iddiasıyla açılan davanın, Çağlayan Adliyesi’ndeki 44 Ağır Ceza Mahkemesi arasından “tesadüfen” Akın Gürlek’in yıllarca başkanlık yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne düştüğünü belirtti. Günaydın, “Bu 44 ağır ceza mahkemesi, UYAP sisteminden tesadüfen hangi mahkemenin hangi davayı görüleceğine karar verilen bir düzene sahip. Ama gelin görün ki, Akın Gürlek’i tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava, Akın Gürlek’in yıllarca mahkeme başkanlığı yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tesadüfen düşüveriyor” dedi. Ayrıca mevcut mahkeme başkanının da Gürlek ile daha önce farklı mahkemelerde birlikte görev yaptığına dikkat çekti.
“Cezaevi İçinde Adil Yargılama Olmaz”
Duruşmanın Çağlayan yerine Silivri Cezaevi Kampüsü’ndeki salona alınmasını da eleştiren Günaydın, bu salonların geçmişteki Ergenekon, Balyoz gibi “kumpas davalarıyla” tanındığını ifade etti. Davanın Silivri’ye taşınma gerekçesi olarak gösterilen “katılımcı çokluğu” ve “mağduriyet önleme” iddialarını inandırıcı bulmadığını belirten Günaydın, “Silivri’de salon büyük ama Çağlayan’dan bu tarafa 120 kilometre. Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim buna insanları inandırabilir?” diye sordu.
Aynı Gün Üç Farklı Adliyede Üç Dava
Günaydın, bugünün (11 Nisan 2025 Cuma) İmamoğlu ile ilgili üç ayrı davanın üç farklı adliyede görüldüğü “tesadüfünü” de vurguladı: Saat 10:00’da Silivri’deki dava, 10:30’da Çağlayan’da parti binası alımıyla ilgili dava ve 15:00’te Büyükçekmece’de 2015 tarihli bir ihaleyle ilgili dava. “Biz adliyeler arasında, cezaevleri arasında mekik dokumak zorunda kalıyoruz. Bunun adı hukuk değildir, bunun adı adalet değildir” dedi.
İmamoğlu’nun savunmasında tehdit veya hakaret olmadığını, aksine adalet ve hukuk tesis edildiğinde herkesin güvende olacağını söylediğini aktaran Günaydın, “Ekrem İmamoğlu’nu yargılayamazsınız. Milletin iradesi onun arkasındadır. Düzmece iddianamelerle milletin iradesine ket vurmak ve onu engellemek mümkün değildir. Tarihin akışı devam edecek… ve eninde sonunda bu memlekete adaleti, hukuku ve demokrasiyi getireceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.