Haber Merkezi – Nazlıaka, düzenlemenin, boşanma koşullarını erkekler lehine kolaylaştırmayı ve kadınların nafaka hakkını budamayı amaçladığını belirtti. Açıklamasında, “Boşanma davalarının ayrılması; kadınların nafaka, mal paylaşımı ve tazminat gibi haklarının yıllarca ertelenmesi demektir. Bu, kadınların üç kuruşluk ekonomik güvencelerinin dahi ellerinden alınması anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
Kadın cinayetlerinin ve erkek şiddetinin artışına dikkat çeken Nazlıaka, Türkiye’de bireysel silahlanmanın korkunç boyutlara ulaştığını vurguladı. 2024 verilerine göre, 36 milyon ruhsatsız silahın yüzde 96’sının erkeklerin elinde olduğunu belirten Nazlıaka, “İşte böylesine güvensiz bir ortamda iktidar kadınların haklarını güçlendirmek yerine, onların kazanımlarına göz dikiyor” dedi.
Nazlıaka, “Aile arabuluculuğu” uygulamasının da kadınların can güvenliği için büyük bir tehdit oluşturacağını öne sürdü. “Arabuluculuk, eşit güçler arasında uygulanır. Erkek egemen bir toplumda, arabuluculuk masasında kadınların eşit güçte olmayacağı bilinen bir gerçektir” ifadelerini kullandı.
Avrupa ülkelerinin örnek gösterilmesine de değinen Nazlıaka, Türkiye’deki sosyal hizmet mekanizmaları ve güvenlik önlemlerinin Avrupa seviyesinde olmadığını söyledi. “Avrupa’yı örnek alacaksak neden İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokmuyoruz?” diye soran Nazlıaka, düzenlemeyi “kadın düşmanlığı” olarak nitelendirdi.
Açıklamasını, “Bizler kadınların ekonomik güvencesini, hukuki kazanımlarını ve can güvenliğini tehlikeye atan hiçbir uygulamaya izin vermeyiz. İktidar bilmelidir ki kadınlar kazanılmış haklarından asla vazgeçmeyecek, bu karanlık düzenlemelere boyun eğmeyecektir” sözleriyle sonlandırdı.
Subscribe to get the latest posts sent to your email.