Gece gündüz demeden özveriyle çalışan, deprem ve salgın gibi zorlu süreçlerde en ön saflarda yer alan hekimler, mesleklerini sadece bir iş olarak değil, bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor.
Türkiye’nin ilk ve tek belediye hastanesi olan Eşrefpaşa Hastanesi’nin başhekimi ve acil tıp uzmanı Doç. Dr. Başak Bayram, hekimliğin tutku, fedakarlık ve yoğun emek gerektiren özel bir meslek olduğunu vurguladı. Özellikle pandemi ve deprem dönemlerinde yaşanan zorluklara dikkat çeken Bayram, “Hekimlik aslında bir yaşam şekli. Onu sadece para kazanılan bir iş olarak tanımlayamayız” dedi. Bayram, mecburi hizmeti sırasında kalbi durmuş 15 yaşındaki bir kız çocuğunu hayata döndürmelerinin unutulmaz bir anı olduğunu belirtti. Hekimlerin zor zamanlar geçirdiğini de dile getiren Bayram, “Her ne olursa olsun Türk hekimleri olarak yaptığımız işe tutkuyla bağlıyız” ifadelerini kullandı.
Eşrefpaşa Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve patoloji uzmanı Dr. Filiz Dağ ise, Kahramanmaraş depremlerinde koordinasyon görevini üstlendiğini anlatarak, afet ve salgın dönemlerinde hekimlerin önemine dikkat çekti. Kendi doktor olma hikayesini de paylaşan Dağ, “Giderek değersizleştirildiğimiz bir dönem yaşıyoruz ama yakınlarımız hastalanınca hekimlerin önemini daha fazla anlıyoruz” dedi. Bir patoloji uzmanı olarak en yakın arkadaşına kanser teşhisi koymasının hayatındaki en zor anlardan biri olduğunu söyleyen Dağ, hekimliğin karşısındakini kendinden çok düşünmek anlamına geldiğini vurguladı.
Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Dr. Altan Gökgöz, geçirdiği bir hastalık sonrası doktor olmaya karar verdiğini belirterek, Covid salgınında yaşadıklarını anlattı. “Canımızı siper ederek çalıştık” diyen Gökgöz, menenjit olan genç bir hastayı hayata döndürmelerinin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. Gökgöz, günümüzde hekim olmanın zorluklarına değinerek, idealist olmayanların hekim olmaması gerektiğini düşündüğünü ifade etti.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Ercan Koru, hekimliğin en kutsal meslek olduğunu dile getirerek, mecburi hizmeti sırasında 7 kez düşük yapmış bir hastasının sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesine yardımcı olmasının unutulmaz bir anı olduğunu paylaştı. Bebeğe kendi adının verilmesinin kendisini çok duygulandırdığını belirten Koru, sağlık politikaları nedeniyle hasta ve hekimin karşı karşıya getirildiğini ancak her şeye rağmen mesleğini severek yaptığını söyledi.
Kardiyoloji uzmanı Dr. Gaffar Karadoğan ise hekimliği bir yaşam tarzı olarak nitelendirerek, insanlara yardım etme sevgisinin kendisini bu mesleğe yönelttiğini belirtti. Hekimlerin özlük hakları için mücadele ettiğini ve 14 Mart’ı bayram gibi kutlamak istediklerini ifade eden Karadoğan, hayat kurtarmanın ve insanlara dokunabilmenin önemini vurguladı.
Acil tıp uzmanı Dr. Ezgi Şeker Eren de babasının izinden giderek doktor olduğunu söyleyerek, acil serviste yaşadığı zorlu ve mutlu anları paylaştı. Özellikle çocuklarını okuldan almayı beklerken bile hastalarını önceliklendirdiğini anlatan Eren, hekimliğin her zaman öncelikli bir görev olduğunu vurguladı.
Eşrefpaşa Hastanesi doktorlarının bu samimi ve duygusal paylaşımları, hekimlik mesleğinin ne kadar büyük bir özveri ve tutku gerektirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
