Genel Kurula hitap eden Özgür Özel, sözlerinin başında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayarak, İstanbul’da yaşanan depremlerden etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. İstanbul’daki tüm CHP’li belediyelerin teyakkuz halinde olduğunu ve deprem tehlikesine karşı bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınarak seferberlik halinde önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında TBMM’nin kuruluşunun 105. yıl dönümünün anlam ve önemine değinen Özel, Milli Mücadele döneminde milletin azim ve kararlılığının ülkeyi kurtardığını, bu azmi gösterenlerin Anadolu ve Rumeli’nin tüm renkleri olduğunu hatırlattı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Birinci Meclis’in kahraman üyelerini minnetle anarak, demokrasinin ülkenin ilerlemesindeki rolüne dikkat çekti.
Özel, Türkiye demokrasisinin 2025 yılında yeni bir sınamayla karşı karşıya olduğunu iddia ederek, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve son seçimlerin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir “darbe planı” devreye konulduğunu öne sürdü. İmamoğlu’nun diplomasının hukuksuzca iptal edildiğini ve evinin yüzlerce polisle basıldığını belirten Özel, “Darbe bu kez postalla değil cübbe ile gelmiştir” dedi. Milletin bu darbeye meydanlarda direndiğini ancak hala bir vesayet rejimi kurmak isteyenlerin olduğunu savunan Özel, milletin “vesayetçinin postal giyenine de kravat takanına da geçit vermediğini, vermeyeceğini” ifade etti.
Bu durumun sadece muhalefeti değil, demokratik siyaseti topyekûn tasfiye etmeyi hedeflediğini ve hatta AK Parti siyasetini de tehdit ettiğini öne süren Özel, bunun bir iktidar mücadelesi değil, “Demokrasi mi, Otokrasi mi?” mücadelesi olduğunu söyledi. Darbenin Meclis’in kendisini ve millet iradesini hedef aldığını savundu. 15 Temmuz darbe girişimindeki duruşlarını hatırlatarak, AK Parti’nin de bugün aynı sınavdan geçip geçemeyeceğini sordu ve tarihin bu kritik dönemecinde doğru tarafta durmanın önemine vurgu yaptı.
Meclis’in yetkilerinin törpülendiğini ve itibarının zedelendiğini belirten Özel, seçilmiş milletvekili Can Atalay’ın durumunu örnek göstererek Meclis’in içine düşürüldüğü durumu eleştirdi ve Can Atalay’ın serbest kalması gerektiğini yineledi.
Ekonomik durumun çökertildiğini, milletin fakirleştiğini ve Türkiye’nin uluslararası itibarının zedelendiğini iddia eden Özel, sırf bir kişinin adaylığından korkulduğu için ülkenin zarar gördüğünü savundu. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının durumuna değinerek, 35 gündür haklarında tek bir suçun ispat edilemediğini, iddianame dahi olmadığını ve yalan tanık yaratılmaya çalışıldığını öne sürdü. Duruşmanın TRT’den canlı yayınlanması çağrısını yineleyerek, kimin haklı kimin iftiracı olduğunun millet tarafından görülmesini istedi.
Kendi siyasi rakiplerine “zulüm” yapıldığını belirten Özel, geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benzer suçlamalarla karşılaştığında kapısına polis dayanmadığını, gözaltına alınmadığını ve tutuklu yargılanmadığını hatırlatarak, Erdoğan’ın siyasi rakiplerine bugün bunları nasıl reva gördüğünü sorguladı. Milletin en son seçimde CHP’yi birinci parti yaptığını ve iktidarın yenilgiyle nasıl başa çıktığını görmek istediğini ancak iktidarın demokrasiye saygı duyarak 47 gün bile geçiremediğini söyledi.
Konuşmasının sonunda millete seslenen Özel, sırtını millete yaslamayan her girişimin sonunun hüsran olduğunu belirterek, 19 Mart darbesinin ve darbecilerinin de sonunun farklı olmayacağını söyledi. “Sandıkla geldiler, sandıkla gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler” diyen Özel, dünü bugüne kıyaslayarak, dünün işgalcilerine kırmızı halı serenlerle bugünün darbe için yurtdışından icazet alanları, dünün ihanet edenleriyle bugünün sandıktan kaçanları, dünün direnenleriyle bugünün darbecilere direnen milyonları karşılaştırdı. Konuşmasını, “O milyonların sesi tektir, egemenlik milletindir” diyerek tamamladı.