Anlaşmaya göre YPG/SDG’nin herhangi bir bölünme veya özerklik talebinde bulunmayacağını belirten Güçlüer, bu ani anlaşmanın arkasında Türkiye’nin bölgedeki etkisinin unutulmasının yattığını ifade etti. Güçlüer, “Bir anda anlaşmaya oturdular, değil mi? Çünkü herkes Türkiye’yi unuttu. Türkiye’nin bölgedeki gücünü unuttu. Ve o ayaklanma tarzı, Suriye’nin yeni siyasal sistemine karşı olan hadiseyle sonuç alınamayacağı anlaşılınca masaya oturdular,” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerin Golan Tepeleri’ndeki durumu etkileyeceği yönündeki önceki analizlerini hatırlatan Güçlüer, “Deneme yaptılar, Lazkiye’de, Tartus’ta, fakat olmadı. Olmayınca rebound etkisi, artık bunun başka çaresi yok. Türkiye’nin dediği şekilde, Suriye’nin toprak bütünlüğü içerisinde egemen bir devletin kurulmasından başka çare olmadığını bütün dünya anlamış oldu,” şeklinde konuştu.
Güçlüer, bu anlaşmanın büyük resimde Türkiye’nin, başta ABD olmak üzere bölgesel ve küresel güçleri kendi istediği çizgiye getirmeyi başardığı anlamına geldiğini savundu. “Bu Türk dış politikasının ve yumuşak gücünün başarısıdır. Türkiye’nin başarısıdır ve burada da siyasi iradenin temsilcisi olan Cumhurbaşkanlığı’nın iradesi çok önemlidir,” ifadelerini kullandı.
Yapılan anlaşmanın “Üniter Suriye Devleti” anlamına geldiğini vurgulayan Eray Güçlüer, “Bunun adı Üniter Suriye Devleti’dir. Yani yapılan anlaşma Üniter Suriye Devleti’dir. Özerkliğin olmadığı, federasyonun olmadığı, etnik mezhepsel ya da dinsel herhangi bir ayrımın olmadığı, liyakat esasına göre bütün Suriyelilerin devlet karşısında eşit haklara sahip olduğu bir vatandaşlık sisteminin ilk iki madde temeli atıldı. Bu ABD’nin ve küresel güçlerin hiç istemediği bir şeydi. Ama Türkiye’nin istediği bir şeydi,” diyerek analizini tamamladı.
Kaynak: Haber7