Cuma günü Genel Kurul’da düzenlenen Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü anma törenlerinde konuşan BM yetkilileri, bu belayı geri püskürtmek için acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Pakistan tarafından sunulan ve 113 lehte oy ile kabul edilen yeni bir karar, Müslümanlara karşı süregelen şiddetle mücadele için ortak eylem çağrısında bulunuyor ve BM Genel Sekreteri’nden İslamofobi ile mücadele için özel bir elçi atamasını talep ediyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres, törende yaptığı konuşmada, “Bölücü söylem ve yanlış beyan, toplulukları damgalıyor ve nefret ve şiddeti körüklüyor” dedi. Guterres, çevrimiçi nefret söyleminin “gerçek hayattaki şiddeti körüklediğini” ve dijital platformların nefret dolu içeriği denetlemesi ve kullanıcıları tacizden koruması gerektiğini vurguladı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk de her türlü dini nefret ve hoşgörüsüzlüğün kabul edilemez olduğunu söyledi. Türk, İslamofobinin hayatları çaldığını ve tüm toplulukları insanlıktan çıkardığını belirterek, “Sosyal medya tarafından büyütülen nefret söylemi sağanakları, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki bazı ülkelerde yüzde 600 arttı” dedi.
Türk, devletlerin bu tür olayları kaydetmesi ve ayrımcılıkla mücadele mevzuatı geliştirme gibi araçları kullanarak din veya inanca dayalı hoşgörüsüzlükle mücadele çabalarını hızlandırması gerektiğini vurguladı.
İslam İşbirliği Teşkilatı Daimi Gözlemcisi Nassima Baghli de İslamofobinin yükselişe geçtiğini ve birçok Müslüman karşıtı olaya tanık olunduğunu söyledi. Baghli, “Din veya inanca dayalı ayrımcılık ve stereotipler, insanları insanlıktan çıkararak haklarını kullanmalarını engellediği için çok fazla zarar veriyor” dedi.
BM bağımsız haklar uzmanları da bir bildiride, “Dünyanın dört bir yanında camilere, kültür merkezlerine, okullara ve hatta Müslümanlara ait özel mülklere yönelik saldırılara tanık olduk” dedi. Uzmanlar, “Hiç kimse kendi dinini veya inancını taşıdığı veya açıkladığı için korkuya kapılmasın” diye ekledi.
BM’nin İslamofobi ile mücadeleye yönelik çağrısı, dünya çapında artan Müslüman karşıtı nefret ve şiddete karşı önemli bir adımdır. Bu belayı geri püskürtmek için tüm devletlerin, inanç temelli aktörlerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa çalışması gerekiyor.